AB konusunda 2007 beklentileri, Yeni Yıldız Dergisi, Sayı 3, Ocak 2007 Yeni Yı

Yeni Yıldız Dergisi, Sayı 3, Ocak 2007

AB KONUSUNDA 2007 BEKLENTİLERİ

Yaşar Yakış
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı
Dışişleri eski Bakanı

            Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılım süreci bakımından 2007 yılının neler getireceğini konusunda yorum yapanların bazıları, bu yılın Türk-AB ilişkilerinde bir durgunluk yaşanacağı öngörüsünde. Buna neden olarak da 2006 yılının sonunda yapılan AB zirvesinde Türkiye ile ilgili olarak alınan kararlar gösteriliyor.

Avrupa Anayasasının Fransa ve Hollanda’daki referandumlarda reddedilmesinden sonra Avrupa Birliği kendisine bir düşünme süresi tanımıştı. Bu sürenin artık sona ermiş olduğu kabul ediliyor ve gelecekteki Anayasanın nasıl olacağı yolundaki fikirler yavaş yavaş satha vurmaya başlıyor. Eğer, 2007 yılında Türkiye-AB ilişkilerinde bir durgunluk olursa, bunun nedeni 2006 aralık zirvesinde alınan kararlardan ziyade, AB’nin kendi anayasal sorunlarına dönmesi olacaktır.

Aralık zirvesi kararlarında ne söylendiğini bir kez daha hatırlayalım: Birincisi, Türkiye, limanlarını ve hava alanlarını Kıbrıs Rum bandıralı gemilere ve uçaklara açıncaya kadar 8 başlıkta müzakerelere başlanılmayacak; ikincisi de, geri kalan başlıklarda da müzakereler açılabilecek fakat limanlar açılmazsa, bu başlıklarda müzakereler tamamlansa dahi başlık kapatılmayacak.

AB, bu kararları aldıktan sonra, bir başka kararla, “……….” başlığında müzakerelerin başlaması için Türkiye’den müzakere pozisyonunu hazırlamasını isteyen mektubu gönderdi.

            Bu gelişmelere bakarak karamsar bir tablo çizmek acaba doğru olur mu? AB’ye kırgınlığımızı bir yana bırakarak bu soruya duygusallıktan arınmış bir cevap verebilmek için, AB kararlarının uygulamaya nasıl yansıyacağını anlamaya çalışalım.

            Türkiye’nin önünde, açılması herhangi bir şarta bağlanmamış 23 müzakere başlığı daha var. Gerçi, bu başlıklarda müzakereler açılabilecek, fakat kapatılması yine Türkiye’nin, limanlarını Kıbrıs Rum bandıralı gemilere açmasına kadar bekletilecektir. Ancak, bir başlıkta müzakereler tamamlanmış ise, o başlığın kapatılamaması, katılım sürecini ne engeller, ne de geciktirir. Çünkü o başlığın kapatılamayacağı yolunda bir karar olmasaydı dahi,müzakere tamamlandığı zaman, kural gereği başlık “geçici olarak” kapatılacaktı. Bir başlık altındaki müzakerelerin tamamlanması halinde, o başlığın hiç kapatılmaması ile “geçici olarak” kapatılması arasında fark yoktur. Türkiye AB’ye katılmanın eşiğine geldiği gün, o fasıl, her iki halde de yeniden ele alınacak ve arada geçen zaman içinde o fasılda yeni müktesebat oluşmuşsa, Türkiye o müktesebata da uyum sağladıktan başlık kapatılacaktı.

Açılması şarta bağlanmamış olan başlıklar için geçerli olan bu muhakeme tarzı, açılması şarta bağlanmış olan 8 başlık için de başka türlü geçerlidir. Şöyle ki: Bir başlık altındaki müktesebata uyum sağlaması için Türkiye’nin AB tarafından bu işi yapmaya davet edilmesi şart değildir. Türkiye, çağdaşlaşmaya, şeffaf bir piyasa ekonomisi yaratmaya ve demokrasi ve temel hak ve özgürlükler alanındaki eksikliklerini gidermeye karar vermiş ise, bunu başkaları istemeden de yapabilir. Böyle yaparsa öz güveni daha da artacaktır.

Bunları yaptığı halde Avrupa Birliği Türkiye’yi üye yapmada halen ipe un sererse, Türkiye  yoluna Avrupa’sız devam eder. Avrupa’nın, yoluna Türkiye’siz devam edip edemeyeceğini de kendisi bilir.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.