PROTOKOL KURALLARI

PROTOKOL KURALLARI

Yaşar Yakış
Düzce Milletvekili

Giriş

Bu not AK Parti Milletvekillerinin taraf olacakları veya kendilerinin düzenleyecekleri sosyal faaliyetlerde karşılaşabilecekleri sorulara cevap bulmada kendilerine yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.

Protokol kelimesi, birçoğumuza soğuk bir kavram çağrıştırır. Protokol deyince gereksiz derecede sıkıcı kurallar gözümüzde canlanır. Bu notta ele alacağımız konular böyle sıkıcı kurallar değildir. Milletvekilleri, bu sıfatları nedeniyle, çeşitli sosyal faaliyetlere katılmaktadırlar. O faaliyetler sırasında, belli durumlarda nasıl davranırlarsa daha doğru hareket etmiş olacakları konusunda akıllarına sayısız sorular gelmektedir. Bu notun amacı, en sık karşılaşılan sorulara cevap vermektir.

Anadolu’da, başka misafirlerin de bulunduğu bir köy evine girdiğiniz zaman, size misafirlerin arasında bir yer açarlar. İşte o yer, o köyün protokolünde, sizin konumuza uygun düşen yerdir. Bu yeri kimse sorgulamaz. Başka bir kez yine benzer bir topluluğa katılsanız, orada da size bir yer açarlar. Bu iki yer birbirinin tamamen aynı olmayabilir. Ancak her ikisinde de kullanılan ölçü aynıdır. İlk katıldığınız topluluktaki sıranız ne idi? İkincisindeki sıranız ne idi?

Bazı ülkelerde kucaklaşmanın çok sıkı kurallara bağlanmış adabı vardır. Toplumun belli katmanından gelenler, daha üst katmandakileri omuzlarından öperler. Kendilerine daha yakın üst veya kendileriyle eşit katmandakileri ise alınlarından öperler. Rusya’da erkekler birbirlerini dudaklarından öperler.

Türkiye’de büyüklerin eli öpülerek, öpülen el alına değdirilir. Bu bir Türk geleneği olup Türkler dışındaki halklar arasında yaygın değildir.

Batı ülkelerinde, resmi ortamlarda, erkekler evli bayanların elini öperler. Genç kızların eli öpülmez. El öperken erkek eğilmez. Bayanın elini kendi ağzının hizasına kadar kaldırır. Belli belirsiz parmaklarının üstünü öper veya öpmeden sadece ağzına yaklaştırmakla yetinir. Eli öpülen insanın yüzüne bakmak nezaket icabıdır.

Nasıl, çeşitli yerlerde, birbirlerinden farklı gelenekler ve adetler varsa, Milletvekillerinin davet edilecekleri çeşitli faaliyetlerde de, başkalarına benzemeyen gelenekler ve görenekler vardır. Uzun zamandır, bu tür faaliyetlere katılmış olanların, bu alanlarda edindikleri deneyimleri ve yaptıkları gözlemleri, bu alana yeni girmeye başlayanlarla paylaşması doğaldır. Böylelikle, Milletvekilinin hareketleri, katıldığı ortamda yadırganmaz.

Milletvekilinin, Türk vatandaşları ile ilişkilerinde nasıl davranacağı, bu notun kapsamı dışındadır. Bunu Milletvekilinin kusursuz biçimde bildikleri kuşkusuzdur. Burada belki bir hususun üzerinde özellikle durmak gerekir. Nasıl, taşradan başkente gelen bir Milletvekili, başkentteki çeşitli faaliyetlerde uyulması gereken kuralları yakınlarına sormak ihtiyacını hissederse, taşraya giden bir milletvekilinin de, o taşra kentinde nasıl hareket etmesi gerektiğini, o kentin insanlarından soruşturması ve öğrenmesi gerekir. Taşraya gidenin öğrendiği de protokoldür, başkente gelenin öğrendiği de protokoldür.

Bu not, ağırlıklı olarak, Milletvekillerinin, Ankara’daki yabancı ülke diplomatlarıyla veya yabancı ülkelerden gelen heyetlerin mensuplarıyla birlikte bulunacakları ortamlarda yahut yabancı ülkelere gittiklerinde nasıl hareket etmelerinin daha uygun olacağı konusunda tavsiyeler içermektedir.

PROTOKOLUN TEMEL KURALLARI

Protokolün en temel kuralı, bir ortamda geçerli kuralların, başka bir ortamda aynen uygulanmaya çalışılmamasıdır. Resmi davetlerdeki kuralları, özel davetlerde; büyük kentlerde uygulanan kuralları köylerde veya kasabalarda; bir ülkede geçerli kuralları, aynen başka bir ülkede uygulamaya çalışmak, protokole aykırı hareket etmek anlamına gelir. Hele bir protokol kuralını, içinde bulunulan ortama uysa da uymasa da uygulamaya çalışmak, en büyük nezaketsizliktir.

İspanya’da davetlere zamanında gitmek nezaketsizlik sayılmaktadır. Çünkü ev sahibi veya sahibesi hazırlıksız yakalanmış olmakta idi. En azından İspanya Avrupa Birliğine katılıncaya kadar böyle idi. Şimdi bu kuralların terk edilip edilmeyeceğini zaman gösterecektir.

Buna karşın Finlandiya’da, konuklar, davetin yapıldığı eve birkaç dakika erken gelseler dahi, dondurucu soğukta kapının önünde beklemekte ve kapıyı, tam saati geldiği zaman çalmaktadırlar.

Mısırda, yemek davetlerinde, ev sahibi veya sahibesi yemek servisini ne kadar geç yaparsa o kadar makbul sayılmaktadır. Çünkü, davetlileri o kadar geç saate kadar evinde ağırlayabildiğinin bir göstergesi sayılmaktadır.

Suudi Arabistan’da, selamlaştığınız veya vedalaştığınız bir arkadaşınıza “Hanımefendi nasıl?” veya “Hanımefendiye saygılar!” demeniz nezaketsizlik sayılmaktadır.

Anadolu’da da yakın ve samimi dostlar, “Yenge hanım nasıl?” diye sormakta, bazı yerlerde ise, selamlaşılan kişinin eşi de kastedilerek, “Çoluk çocuk nasıl?” diye sorulmaktadır.

Gürcistan’da soylu ailelerde, yemek yerken masaya şarap dökebilecek konukların mahcup olmalarına meydan bırakmamak için, ev sahibesi, yemekten önce yemek masasının örtüsüne birkaç damla şarap serpiştirmektedir.

Bu farklılıklar, protokolün katı kurallar dizisi olmayıp, yerden yere değişebilen kurallar olduğunu ortaya koymaktadır. Protokol bilmek, o yerde nasıl davranılacağını bilmektir. Bir yabancı Büyükelçiliğin salonlarında nasıl davranılacağını bilip ona göre hareket etmek, buna karşın bir Anadolu kasabasında nasıl davranılacağına önem vermemek de bir protokol hatasıdır. Başka bir deyişle, Anadolu kasabasındaki görgü kurallarına uymak da, en az, diplomatik çevrelerdeki protokol kurallarına uymak kadar önemlidir.

TANIŞMA

Milletvekillerinin Ankara’da bir yabancı ile tanışırken uyacakları kurallar, Türkiye’nin herhangi bir yerinde geçerli olan kurallardan farklı değildir. Başka bir deyişle

– Astlar üstlere,
– Küçükler büyüklere
– Gençler yaşlılara tanıştırılır.

Tanıştırma aslında çok basit bir işlem olmakla birlikte, bu merasimde dikkat edilecek bazı hususlar tanıştırmanın kalitesini önemli ölçüde arttırabilir.

• Üstün asta takdim edilmesi görgü kurallarına aykırı olacağı için, tanıtılan ast, kendisinin takdim edildiği üstün kim olduğunu bilmeyebilir. Böyle durumlarda, “Sayın Müsteşarım, size ilimiz İmar Müdürü Ahmet Yılmaz Beyi tanıştırabilir miyim?” demek suretiyle, İmar Müdürüne, karşısındaki şahsın bir Müsteşar olduğunu da dolaylı olarak anlatabilirsiniz.

• Bir grup insan arasında, tanıştırma işi, tercihan büyüklere düşer. Birbirleriyle tanışmamış kimselerin bulunduğu bir grupta, tanıştırma işini yapabilecek durumda başka bir kimsenin bulunmadığı ortaya çıkmışsa, küçükler ve astlar da tanıştırmak için inisiyatif alabilirler.

• Tanıştırmaktan amaç bir formaliteyi yerine getirmek değil, bir kimseye, karşısındaki şahsın kim olduğunu, doğru anlatmaktır. Bu nedenle, tanıtma işlemi, kendisine hitap edilen şahsın, tanıtılan şahsın kim olduğunu kavrayabilmesine imkan sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Örneğin uzun unvanı olan bir kimseyi tanıtırken şu yaklaşım tercih edilmelidir: “Sayın Bakanım, size Ahmet Yıldız Bey’i tanıştırayım. Kendisi, Sağlık Bakanlığı Eczacılık İşlerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısıdır. Ahmet Bey, Konyalıdır ve AK Parti’den Milletvekili adayı idi.”

• Tanıştırılan şahsa adıyla hitap etmek, hem o şahsa karşı gösterilen ilginin bir işaretidir, hem de adını aklınızda tutabilmek için etkili bir yoldur.

Tanıştırma, bir şahsın topluluğa katılmasından mümkün olduğu kadar kısa süre sonra yapılmalıdır. Sizin, evinize davet ettiğiniz şahısları birbirleriyle tanıştırırken, ortak yanları bulunan şahıslarının birbirlerini tanımalarına öncelik verilmelidir.

Tanışanlar el sıkışır. El sıkışmada büyüğün küçüğe, üstün asta, erkeğin bayana el uzatması beklenir. Erkeklerle el sıkışmayan bayanların veya bayanlarla el sıkışmayan erkeklerin, karşısındakinin elinin havada kalmaması için, el sıkacak şahıs kendisine yönelmeden önce, iki elini kavuşturarak, elini uzatmayacağını önceden belli etmesi uygun olur.

El sıkışırken, kimin elini sıkıyorsanız ona bakmanız gerekir. Bir şahsın elini tutarken başkasına bakmanız veya başkası ile konuşmanız, elini tutuğunuz şahsa karşı saygısızlıktır. Ayni şekilde bir şahısa elinizi uzatmış iseniz, halen başka bir şahıs ile konuşmaya devam etmeniz de saygısızlıktır.

Parmaklarının ucu ile el sıkışmak, karşınızdakini hor gördüğünüz şeklinde anlaşılabilir. El sıkışan iki kişinin, ellerinin birbirini kavraması ve her iki kişinin elindeki başparmak ve işaret parmağı arasındaki yumuşak kesimin birbirine değmesi esastır.

DAVETLER

Alınan davetlerin cevaplandırılması

Size gelen davet, ya bir davetiye ile veya telefonla yapılmıştır. Davetiye gönderilerek yapılmış davetiyelerin nasıl cevaplandırılacağını anlatmadan önce, klasik bir davetiyede neler yazılı olduğuna bakalım:

Davetiyede neler yazılıdır

Bir davetiyede şu bilgiler yer alır:

– Davet belli bir vesile için veriliyorsa o vesile (örneğin “Yasama yılının başlaması vesilesiyle” veya “Ayrılan bir Valiye veda etmek için”),
– Kimin davet edildiği,
– Davetin yeri, günü, saati (İftar yemekleri için saat yazılmaz),
– Hatırlatmak için mi yoksa cevap verilmek üzere mi gönderildiği,
– Kıyafet konusunda bir sınırlama varsa kıyafet.

• “Lütfen cevap veriniz” ibareli davetiyeler

Davet, bir davetiye ile yapılmışsa, davetiye kartının sağ alt köşesinde, Lütfen cevap veriniz kelimelerinin baş harflerine tekabül etmek üzere, “L.C.V.” harfleri yazılı olur ve altında yahut hizasında bir telefon numarası kayıtlı olur. Yabancı dil davetiyelerde bu ibarenin karşılığı olarak “R.S.V.P” (Repondez s’il vous plait) yazılı olur. İngilizce davetiyelerde dahi bu Fransızca kısaltma kullanılmaktadır.

Böyle bir davetiye aldığınız zaman, verilen telefon numarasını arayarak ederek davete icabet edeceğinizi veya edemeyeceğinizi mutlaka bildirmeniz gerekir. Telefonda, önce davet için teşekkür edilir. Sonra icabet edecekseniz, davete katılmaktan büyük memnuniyet duyacağınızı bildirirsiniz. İcabet edemeyecekseniz, teşekkürden sonda, maalesef icabet edemeyeceğinizi bildirirsiniz.

• “Yalnız mazeret için” ibareli davetiyeler

Eğer davetiyenin sağ alt köşesinde “Yalnız mazeret için” (İngilizce “Regrets only”) ibaresi varsa, sadece, icabet edemeyecek iseniz, yani bir mazeretiniz varsa, o takdirde telefon edersiniz. Davete icabet edebilecekseniz, telefon etmenize gerek yoktur.

• Bu ibarelerden hiçbirinin yazılmadığı davetiyeler

Eğer davetiyenin sağ alt köşesinde, yukarıda belirtilen ibarelerden hiçbiri yoksa, davete icabet edecek olsanız da olmasanız da haber vermenize gerek yoktur.

• “Hatırlatmak için” ibareli davetiyeler

Eğer davetiyenin sağ alt köşesinde “Hatırlatmak için” ibaresi kayıtlı ise, davet sahibi, daha önceden size sorup, bu davete katılacağınız konusundaki olumlu cevabınızı almış demektir. Bu davetiye kartını, o olumlu cevabınızı hatırlatmak için göndermektedir.Böyle bir kart alındığında cevap vermenize gerek yoktur. Çünkü katılacağınızı daha önceden bildirmiş bulunuyorsunuz.

Özellikle oturmalı yemeklerde, katılacağınızı bildirdikten sonra, ertelenemeyecek bir mazeretiniz çıkmadığı sürece davete katılmanız gerekir. Aksi takdirde, yemek masasındaki yeriniz boş kalır ve bu husus davet sahibini zor durumda bırakır. Ertelenemeyecek bir mazeretiniz çıktığında da, bu durumu, zaman kaybetmeden davet sahibine bildirmelisiniz ki, davet sahibi, ya sizin yerinize başka birini davet etmek veya yerinizi boş bırakmamak için gerekli önlemleri vakitlice alabilsin.

Davete kimle birlikte katılınabilir

Davet, bir davetiye kartı ile yapılmışsa, ve örneğin “Ahmet Yılmaz ve eşi” (bazı davetiyelerde “Bay ve Bayan Ahmet Yılmaz” diye de yazılır) davet edilmişse, sadece bu iki şahısı davete katılmalıdır. Eşlerden biri katılamayacaksa, cevap verirken bu hususun da açıkça belirtilmesi gerekir.

Davet edilen şahsın, davete giderken, yanında başka yakınlarını götürmesi doğru olmaz. Çünkü, davet sahibi, masadaki sandalye ve servis sayısını davet ettiği şahıs sayısına göre ayarlamıştır. O sayıdan fazlası masada oturacak yer bulamaz.

Sadece, geç kahvaltı (brunch), bahçede piknik vs. gibi gayri resmi bir yemek için davet aldığınızda, ve ev sahibi ile de samimiyetiniz varsa, çocuğunuzu veya bir yakınınızı da beraberinizde götürmenizin mümkün olup olamayacağını sorabilirsiniz. Ancak bu sorunuzun, davet sahibini zor durumda bırakmayacağından emin olmanız gerekir.

Davete giderken hediye götürülmesi

Kural olarak hediye iki durumda götürülür.

Birincisi, o evdeki oturmalı bir yemeğe ilk kez davet edildiğiniz zamandır. Dolayısıyla, geniş katılımlı bir kokteyl yahut resmi kabul ise, hediye götürülmez. Hediye, çiçek veya dikkatlice seçilmiş ve özelliği olan bir aksesuar olabilir. Çiçeğin, abartılı olmaması gerekir. Ayni şekilde, hediyelik eşyanın da, ev sahibini mahcup edecek kadar pahalı olmaması esastır.

Çiçek, yemeğin verileceği saatten birkaç saat önce gönderilebileceği gibi, davetli tarafından da götürülebilir. Davetli götürürse, çiçeğin, mutlaka ev sahibesine verilmesi gerekir. Çiçek, şoför veya çiçekçi tarafından teslim edilecekse, bukete, gönderenin kartviziti iliştirilir. Kartvizitte, ismin üstüne, “Saygılarıyla”, veya ev sahibesiyle ilişkileri uygun düşüyorsa “Sevgileriyle” (İngilizce “With his compliments”) ibaresi yazılır.

Hediye götürülebilecek bir başka durum da, veda yemekleridir. Ev sahibi kendisi veda ediyorsa hediye ona, başka birine veda etmek için düzenlenen bir veda yemeği ise, veda edilen şahsa verilir. Veda eden şahıs Ankara’dan ayrılıyorsa, verilecek hediyenin, ona Ankara’yı hatırlatacak, bir taşra kentinden ayrılıyorsa o taşra kentini, Türkiye’den ayrılıyorsa Türkiye’yi hatırlatacak bir eşya olması makbuldür.

Davete ne zaman gidilir

Davete, davetiyede yazılı olan saatte gitmek esastır. Bazı ülkelerde, ev sahibinin son anda bazı hazırlıkları tamamlayamamış olması ihtimali göz önünde bulundurularak, davetiyede belirtilen zamandan 5 dakika sonra gidilmektedir.

Üst düzeyli şeref misafirleri ve şeref misafiri olmasalar dahi Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı gibi üst düzeyli yetkililer davete, davetiyede belirtilen saatten 20 dakika sonra gidip, davet sona ermeden 20 dakika önce ayrılırlar. Bu uygulamanın gerekçesi, davete tam zamanında giden bir üst düzey görevlinin, öteki davetliler gelmemiş olabileceği için, yalnız kalmalarına meydan vermemektir.

Vestiyer

Davet bir evde veya otelde yapılmışsa, manto veya paltoların (erkekler için şapkaların) vestiyerde bırakılması gerekir. Manto ile yemek masasına oturulmaz. Veya kokteyl salonunda manto ile dolaşılmaz.

Davetten ne zaman ve nasıl ayrılmalı

Eğer davetiyede bitiş saati belirtilmişse, en geç o saat gelmeden bir süre önce ayrılmak gerekir. Şeref misafiri veya üst düzey bir yetkili varsa o ayrılmadan davetten ayrılınmaz.

Davet bir yemek daveti ise, davetten ayrılırken, ev sahibesine yemek için teşekkür edilir. Yemekle ilgili özellikle övülebilecek bir husus varsa onu ev sahibesine söylemek gerekir. Bayanların, o akşam yedikleri yemeğin tarifesini ev sahibesine sormaları, o ev sahibine yapılmış bir iltifat olarak algılanır. Ancak yemek tarifesi sorma işi, ev sahibesi misafirleri yerleştirme işi ile meşgulken veya kapıdan çıkarken değil, daha az önemli konularda sohbet edildiği bir sırada yapılmalıdır.

Çok memnun kalınan bir davet yahut sizin şerefinize verilmiş bir davet için, ertesi günü, ev sahibesine telefon ederek bir kez daha teşekkür edilebilir (İngiltere’de bu teşekkürü yazarak yaparlar).

KIYAFET

Resmi yemeklere, tercihan koyu renklerden biri ile ve uzun etekle gitmek gerekir. Kokteyllere kısa etekli elbise ile de gidilebilir. Smokinli davetlere bayanların mutlaka uzun etekle gitmeleri beklenir. Smokinli davetler için “siyah kravat” anlamında İngilizce’de “Black tie”, Fransızcada “cravate noire” tabiri kullanılır.

Zarafeti sadelikle bütünleştiren kıyafetler her zaman tercih edilir.

Geç kahvaltı (brunch), bahçede piknik veya gayri resmi yemeklerde, davetiyede ayrıca belirtilmesi halinde, blucin vs. gibi serbest kıyafetler de giyilebilir. Bu husus, davetiyenin sol alt köşesine “Kıyafet: Spor” veya “Kıyafet: Kravatsız” diye yazılabilir.

YEMEK MASASI ADABI

Resmi Yemeklerde Oturma Düzeni

Resmi yemeklerde kimin nereye oturacağı önceden hazırlanmış bir masa planı ile belirlenir.

a) Yemek, ev sahibesi olmadan sadece ev sahibi tarafından veriliyorsa oturma düzeni şöyle olur:

Ev sahibinin karşısına şeref misafiri oturur. Ondan sonra gelen ön önemli misafir ev sahibinin sağına, öngelme sırasındaki ikinci sıradaki şahıs şeref misafirinin sağına, üçüncü gelen şahıs ev sahibinin soluna, dördüncü gelen şahıs şeref misafirinin soluna oturur. Ev sahibi bir bayan olduğu zaman da bu sıra değişmez..

b) Yemek ev sahibi ve eşi tarafından veriliyorsa oturma düzeni şöyle olur:
Şeref misafirinin erkek veya bayan olmasına göre oturma yeri değişir. Eğer şeref misafiri veya en itibarlı misafir erkekse, yeri ev sahibesinin sağındadır. Şeref misafiri bayansa yeri ev sahibinin sağıdır. Ondan sonraki sıra yukarıda (a) paragrafında olduğu gibidir.

c) Yemek bir yabancı heyete veriliyorsa:

Ev sahibinin karşısına yabancı heyet başkanı oturur. Ev sahibinin sağına ve soluna yabancı heyetin heyet başkanından sonra gelen birinci ve ikinci şahıslar oturur. Yabancı heyet başkanının sağına ve soluna da ev sahibi heyetin başkandan sonra gelen birinci ve ikinci şahısları oturur. Böyle bir masada, tercüman gerekmesi halinde veya yabancı dil sorunu olan davetlilerin sorunlarını hafifletmek için bu sıralamada bazı istisnalar gösterilebilir. Ancak bu istisnaların, konukların öngelme sıralarını fazla bozmaması gerekir.

d) Evine veya bir lokantaya, kendisinden kıdemce çok üstte bir veya birkaç konuğu davet eden şahıslar bazan ev sahibi yerini o üst düzeydeki konuğa; yukarıdaki paragraflarda şeref konuğuna veya ev sahibesine verilmesi gerektiği belirtilen yeri de ikinci düzeydeki üst düzey konuğa tahsis edebilir. Kendisi de masada daha gerilerde bir yere oturabilir.

e) Makam sahibinin bayan olması halinde, örneğin bir bayan Milletvekilinin yabancı bir konuk davet etmesi halinde, ev sahibi sandalyesi o bayan makam sahibine ait olur.

f) Bir ev sahibi ve sahibesi, evindeki resmi bir akşam yemeğine sadece iki çift davet etmiş olsa, önde gelen çiftin kocası ev sahibesinin sağına; ikinci sıradaki misafirin kocası da ev sahibesinin soluna oturur. Misafirlerden önde gelen çiftin karısı da ev sahibinin sağına ve ikinci gelen çiftin karısı ev sahibinin soluna oturur. Bu tür yemeklerde, masanın dengeli olabilmesi için, davetli sayısı, “2” nin üzerine dörder kişi eklenerek belirlenmelidir. Bu yapılmazsa, masadaki oturma düzeni çarpık durur.

Yemek masasındaki kıdem sırası, yemeğin hangi vesile ile verildiğine bağlı olarak değişebilir. Yeni gelen bir şahsı tanıştırmak için verilen bir yemekte şeref misafiri, rütbesine bakılmaksızın, o yeni gelen şahıstır. Ayrılan bir şahıs için verilen bir veda yemeğinde şeref misafiri ayrılan şahıstır. Bir yabancı orkestra şefinin şerefine verilen yemekte, önde gelme sırasının başında, müzik alanında unvanı olan kimseler gelir. Bir yabancı parlamento heyeti şerefine verilen yemekte önde gelme sırası, parlamentomuzun belirlediği sıradır. Bu sıraya göre önce TBMM Başkanı, sonra TBMM Başkan vekilleri, sonra iktidar partisinin unvanlı bir milletvekili, sonra muhalefet partisinin aynı unvanlı milletvekili, sonra diğer milletvekilleri gelir. Türk veya yabancı bir Parti yetkilisi için düzenlenen yemekte ise, önde gelme sırası, Parti içi hiyerarşiye göre belirlenir.

Davet edildiğiniz yemek “oturmalı yemek” (seated dinner) ise, misafirlerin nerede oturacakları önceden belirlenmiş olduğu için, yemek salonuna geçerken bir garson, elinde bir masa planı ile, oturacağınız yeri bulmanıza yardımcı olur. Oturacağınız sandalyenin önündeki masa kartında da isminiz yazılı olur.

Böyle bir yemekte, yerinizin doğru belirlenmiş olması önemlidir. Eğer, bir masada kıdeminizle bağdaşmayan bir yere oturtulmuş iseniz, bu yanlışlığı uygun biçimde, ev sahibinin dikkatine getirebilirsiniz. Yerinizin yanlış belirlenmesi bilgi eksikliğinden ileri gelmiyorsa, yani ev sahibi sizi, bile bile oturmanız gereken yerden daha düşük sırada bir yere oturtmuşsa, bu, size karşı bir tavır koyma anlamına gelir ki, sizin de ev sahibine karşı tavır koyma hakkınız doğar.

Ev sahibesinin masadaki yeri, mutfak veya servis kapısını görecek şekilde belirlenir. Böylelikle servis personeliyle göz temasında olması ve onlara talimat vermesi daha kolay olur. Ev sahibesi, servisi kendisi yapacaksa, mutfağa gidip gelmek için misafirleri en az rahatsız edecek şekilde mutfak kapısına yakın bir yerde oturur.

Serbest Oturma Düzenli Yemekler

Bazan resmi yemeklerde misafirlerin yerleri belirlenmez. Özellikle büfe-akşam yemeği ise böyle olur. Büfe yemeklerde, çoğu zaman dörder veya altışar kişilik masalarda oturulur. Ev sahibi veya sahibesi, masalara dağılışın dengeli olabilmesi için, konukları belli masalara yönlendirebilirler. Veya konukların bir bölümünü yönlendirip geri kalanları serbest bırakabilir. Böyle durumlarda ev sahibinin bir yönlendirme yapıp yapmadığını izlemek doğru olur.

Bu tür yemeklerde bir veya iki baş-masa, üst düzeydeki misafirlere tahsis edilmiş ve onların adları yazılmış olabilir. Ancak adları yazılmamış olsa dahi, hangi masaya oturacağınızı, ev sahibi bir yönlendirme yapmamışsa, oradaki önde gelme sırasına göre kendinizin belirlemesi gerekir. Örneğin Başbakan veya eşi bir masaya oturmuş ve yanı boş ise, sizin oraya oturmanızın doğru olup olmayacağını belirlerken, kıdem itibariyle, Başbakana sizden daha yakın bir davetli bulunup bulunmadığına bakmanız ve varsa, o yeri o misafire bırakmanız gerekir.

Size ait olması gereken bir yere başkası oturmuşsa, bunu şu veya bu şekilde belli etmeniz uygun olur. Fakat ilgili buna rağmen anlamazlıktan gelirse, gayri resmi bir yemekte bunu mesele haline getirmeksizin olgunluk göstererek, ondan sonraki uygun yere oturmanız uygun olur.

Serbest oturma düzenli yemeklerde, ev sahibinin veya sahibesinin, yemeğin başlangıcında bir masada oturması, sonra, ikinci tur yemek almaya veya tatlı yemeğe sıra gelince, masasını değiştirip başka masalardaki konuklarıyla da yakından ilgilenmesi adeti vardır. Bu uygulama Anadolu’da da yaygındır. Anadolu kasabalarında düzenlenen yemeklerde, gerek ev sahibi gerekse çeşitli konuklar, yemek boyunca, yer değiştirerek, birden fazla konukla sohbet etme imkanı bulurlar.

Resmi Olmayan yemeklerde Oturma Düzeni

Resmi olmayan yemeklerde en muteber yere, şeref misafiri veya en kıdemli misafir oturur. Sırada ondan sonra gelenleri de, sırasıyla birine sağına, ötekini de soluna oturtmak suretiyle devam edilmeli ve baş misafirin masanın hep ortasında kalmasına özen gösterilmelidir. Bazan, şeref misafiri masanın dar ucundaki başına oturtulmaktadır. Fakat bu oturma düzeni, şeref misafirinin, öteki davetlilere uzak kalmasına neden olur. Bu nedenle tercihe şayan değildir.

Türkiye’de, gerek büyük kentlerimizde gerek taşrada düzenlenen gayri resmi davetlerde, bazan bayanlar ve erkekler ayrı yerlerde yemek yemektedirler. Yemeğin düzenlendiği yörenin görenekleri ve davetlilerin terkibi öylesini gerektiriyorsa, bunu yadırgayıcı şekilde davranmak uygun olmaz.

Anadolu’da, Çerkez ve Kürt köylerinde, yemek masasında erkekler otururken evin sahibesi, gelini veya genç kızı, kapının yanında ayakta bekler ve misafirlerin bir ihtiyaçları olup olmadığını takip eder. Böyle yerlerde, evin sahibi, kapıyı gören yerde oturur ve kapıda bekleyen bayana talimat verir. Misafir bayan, kendiliğinden, eşinin yanında değil de evin kadınlarıyla birlikte başka bir odada oturmayı tercih ederse, köyün kadınları bunu misafir kadının alçak gönüllülüğü olarak görmekte ve bundan memnun kalmaktadırlar. Ancak, itibarlı bir misafirin karısı, kocasıyla birlikte erkeklerin oturduğu masada yemek yerse, Anadolu terbiyesi, bunu da hoş görmektedir.

Yemek Masasındaki Çatal, Bıçak ve Tabak düzeni

Yemek masasında servis tabağının sağında bıçaklar, solunda çatallar bulunur. Masadaki çatal-kaşığın sırası, ayni zamanda verilecek yemeklerin sırasını da gösterir. Örneğin, tabağın sağında, tabaktan dışarıya doğru sırasıyla, bir et bıçağı, bir balık bıçağı ve bir kaşık varsa, bunun anlamı şudur: Önce çorba verilecektir; sonra balıklı bir antre ve ondan sonra da et yemeği verilecektir. Tatlı kaşığı ve/veya çatalı, servis tabağının sağına veya soluna değil, ön tarafına konulur.

Servis tabağının sağ ilerisinde üç veya dört bardak bulunur. Bu bardaklardan size en yakın ve küçük olanı beyaz şarap bardağı, ortadaki ve nisbeten büyük olanı kırmızı şarap bardağı, ondan sonraki de su bardağıdır. Ayrıca, şampanya veya şerefe kadeh kaldırmak için başka bir içki verilecekse, onun bardağı da daha ileride bulunur.

Servis tabağının solunda size yakın olan tarafta salata tabağı, onun ilerisinde ekmek tabağı bulunur. Sıkışık masalarda soldaki ekmeğin mi, yoksa sağdakinin mi size ait olduğunu karıştırmamak için, bu sıraya dikkat etmek önemlidir. Çünkü, örneğin siz, sağ tarafınızdaki ekmek tabağındaki ekmeği yerseniz, sizin sağınızdaki konuk ekmeksiz kalır.

Yemek Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar

Yemek masasında oturulurken sağınızda ve solunuzda oturan kişilerle daha önce tanışmamış idiyseniz otururken tanışmanız uygun olur. Burada da kural, önce, erkeklerin kendilerini tanıtmaları olmakla birlikte, bir bayanın, böyle bir ortamda kendisini tanıtması yadırganmaz.

Yemek masasında dirsekler masanın üzerine konmaz ve masaya abanılmaz. Yemek yerken kollar vücuda mümkün olduğu kadar yakın tutulur. Bazı filmlerde, görmüş geçirmiş ailelerin, kendi çocuklarına yemek masası adabı öğretirken, yemek yerken, koltuklarının altında birer kitap tutturduklarını hatırlarsınız. Kolları vücuda yakın tutmak, esas itibarıyla, yanınızdakinin yerine taşmamak amacına yöneliktir. TBMM ana binadaki üyeler lokantasında Atatürk’ün yemek yerken yapılmış bir tablosu vardır. Atatürk orada kollarını vücuduna yakın tutmuş olarak tasvir edilmektedir.

Yemek yerken elde çatal bıçak yoksa, eller masanın üzerine konulmaz, kucakta tutulur. Kaşıkla yahut sadece çatalla yenilen yumuşak tatlıları yerken veya çorba içerken, boş kalan sol el de yine kucakta tutulur.

Çorba içmeniz tamamlandığı zaman çorba kaşığı, çorba kasesinin içine değil, kasenin altındaki tabağın üzerine konur.

Çatal ve bıçak elinizde değilken, yemek devam ediyorsa, tabağın içinde çatal ve bıçağın uçları birbirine çapraz gelecek şekilde konulur. Bıçağın sapı sağa, çatalın sapı sola doğru uzanır. Artık yemek istemiyorsanız, çatal ve kaşık birbirine paralel olarak, uçları tabağın ortasına, sapları sizin sağınıza doğru olmak üzere bırakılır. İyi eğitilmiş garsonlar, tabağınızda daha yemek bulunsa bile, çatal ve bıçağı nasıl koyduğunuza bakarak yemeğe devam edip etmeyeceğinizi anlarlar ve ona göre tabağınızı önünüzden alırlar veya almazlar.

Ev sahibi şerefe kadeh kaldırırken, sizin de mutlaka alkollü bir içki bardağı kaldırmanız gerekmez. Siz bu hareket su bardağınızla da katılabilirsiniz. Su bardağınızda su yoksa, boş kadehle de katılabilirsiniz.

Amerika Birleşik Devletleri dışında, hemen hemen tüm ülkelerde, bıçak sağ elle, çatal sol elle tutularak yemek yenir. Türkiye’de de resmi yemeklerde bıçak sağ elde, çatal sol elde yenir. Taşrada ve bazı çevrelerce düzenlenen yemeklerde ise bıçak sol, çatal sağ elde tutulmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ev sahibi veya sahibesi çatalı, servis tabağının ne tarafına koymuşsa yemeği öyle yemektir. Ev sahibinin koyduğu taraftaki elinizle değil de, öteki elinizle tuttuğunuz zaman ev sahibine, çatal ve tabağı yanlış yere koymuş olduğu mesajı vermiş olursunuz ki, bu da ev sahibini veya sahibesini zor durumda bırakır. Hatta bir köyde yer sofrasının etrafına oturularak yemek yenirken sadece kaşık verilmişse, her yemeği kaşıkla yemeniz; ne çatal, ne de kaşık verilmemişse, yemeği elinizle yemeniz de protokol gereğidir. Çünkü protokolün en önemli kuralı, bulunduğunuz yerin örf ve adetlerine uyum gösterebilmektir.

Yemek masasında henüz tabağına yemek konulmamış misafir varsa, yemek yemeğe başlanmaz. Ancak, büyük bir yemek masasındaki herkese servis yapmak zaman alacaksa ve yemek soğuduğu takdirde tadı kaçacaksa, ev sahibesi, tabaklarına yemek konmuş olanları yemeğe başlamaya davet edebilir. Aksi takdirde ev sahibesinin başlaması beklenir.

Servis personeli, size servis yaparken, servis tepsisini sol tarafınızdan uzatır. Servis tepsisi sağ tarafınızda iken, size değil, sizin sağınızda oturan şahsa servis yapıyor demektir.

Yemek masasında kül tablası yoksa, sigara içilmesi istenmiyor demektir. Böyle bir durumda sigara içmeye kalksanız, zaten, küllerini silkebileceğiniz yer de bulamayacaksınız.

Resmi yemeklerde yemek masasına kürdan konulmaz ve sizin de dişinizin arasına yemek kaçmış olsa ve çantanızda kürdan bulunsa dahi, öteki misafirlerin yanında diş karıştırmanız yadırganır.

Yemekten ne zaman kalkılacağının işaretini ev sahibi veya sahibesi verir.

Yemek sırasında cep telefonunu yönlendirmeniz ve size telefon geldiği zaman bir “biip” sesiyle sinyal verecek şekilde ayarlamanız uygun olur. “Biip” sinyalini aldığınız zaman, açıp sizi kimin aradığınıza bakarsınız ve mutlaka o an cevap vermeniz gerekiyorsa, salonun sakin bir köşesine çekilip, sesiniz, masada konuşanların sesine karışmayacak şekilde muhatabınızı arayabilirsiniz.

Büfe yemeklerde, birinci turda tabağınıza mümkün olduğu kadar az yemek almanız uygun olur. Gerekirse ikinci turda, beğendiğiniz yemekten tekrar alabilirsiniz. Böylelikle, hem ev sahibesine, yemeklerin çok lezzetli olduğunu, bu nedenle ikinci kez aldığınızı söylemek imkanını bulmuş olursunuz; hem de yiyebileceğinden fazla yemeği tabağınıza doldurup, sonra o yemekleri bitirememek durumunda kalmamış olursunuz.

Yemek Listesiyle İlgili Hususlar

Müslüman misafirlerin davet edildiği bir yemeğin mönüsünde domuz eti bulunmaması beklenir. Domuz eti varsa, ev sahibesinin bunu önceden, domuz eti yemeyecek misafirlerine bildirmesi beklenir. Fakat bu iki husustan hiçbirine riayet edilmemişse ve siz, önünüze gelen yemeğin domuz eti içerdiğinden şüphe ediyorsanız, bunu garsona ve ev sahibesine sorabilirsiniz. Tabağınızın boş durması dikkat çekeceği için, garsonun servis yapmasını önlemek yerine, tabağınıza yemek konulması fakat sizin onu yememeniz daha doğru olur. Aynı kural, bazı deniz mahsullerini yemeyenler için de geçerlidir.

Etyemez (vejetaryen) iseniz, ev sahibi ile hukukunuz varsa, bunu davetten yeterli zaman önce ev sahibine bildirebilirsiniz. Ancak, bildirdiğiniz zaman ev sahibesine, sizin için özel yemek yapmasına ve bu yemek için erzak satın almasına yetecek zaman bırakmanız
gerekir. Bildirme imkanınız yoksa, davete gitmeden kendi evinizde bir şeyler yemeniz ihtiyatlı olur. Davette de sadece çorba, garnitür olarak verilecek sebzeler ve tatlı yiyebilirsiniz. Yemek masasında otururken, vejetaryen diyetine uymayan bir yemek getirildiği zaman da, onu tabağınıza hiç koydurmayıp tabağınızı boş tutmanız yine dikkat çekeceği için, tabağınıza et yemeği konulmasına itiraz etmeyip, o et yemeğini yememekle yetinmeniz daha uygun olur.

Kendi evinizde düzenleyeceğiniz yemek davetlerinde şeref misafirine veya davetliler arasındaki itibarlı bir misafire önceden telefon edip, davette ne yemekler vereceğinizi söyleyebilirsiniz, özel bir diyeti veya özellikle sevdiği bir yemek bulunup bulunmadığını sorabilirsiniz. Böyle bir jest, o davetliye özel bir özen gösterdiğinizin göstergesi olur.

Bir yemek davetinin başarısı, verilen yemeğin çokluğuna veya çeşitlerinin fazlalığına göre değil, yemeklerin lezzetli, takdim tarzının zevk ürünü ve mönünün iyi seçilmesi ile ölçülmektedir. Özellikle akşam yemeğinin hafif olması tercih edilmelidir. Klasik bir yemek listesi, bir çorba, bir esas yemek ve bir tatlıdan oluşur. Öğle yemeklerinde, çorba ile esas yemek arasına bir de soğuk yemek (antre) ilave edilebilir. Esas yemek, balık, tavuk, kırmızı et yahut bir sebze yemeği olabilir. Yemekten sonra bir çay veya kahve de ikram edilebilir.

Anadolu’ da, misafire gösterilen rağbet, yemek masasının çeşit ve miktar açısından zengin olmasıyla ölçüldüğü için, bu ölçüler orada geçerli olmaz. Böyle bir yemek listesi Anadolu’da, fakirlik alameti olarak algılanabileceği için, oradaki kitlelere hitap eden yemeklerde listeyi daha geniş tutmak gerekir.

Dikkatli servis personelinin, servis yaparken şarap içip içmediğinizi sorması beklenir. Fakat sormaksızın size şarap servis yapmaya kalkarsa, işaret parmağınızın ucunu kadehinizin kenarında tutmak suretiyle şarap servisi istemediğinizi belli edebilirsiniz. Hizmet personelinin servis yaptığı şarap kırmızı şarap ise parmağınızı büyük bardağın, beyaz şarap ise küçük bardağın kenarına koyarsınız.

Lokantada Oturma Düzeni

Arkadaşlarınızdan oluşan küçük bir grubu lokantaya veya pastaneye davet etmişseniz, oradaki oturma düzeninde dikkat edilecek hususlar şunlardır: En muteber misafirinizin yüzü en manzaralı yöne dönük olmalıdır. Sizin oturduğunuz yer ise, garsonun geleceği yönü görecek bir yer olmalıdır.

Otomobilde Oturma Düzeni

Otomobilde oturma düzeni, otomobilin şoförlü olup olmadığına göre değişmektedir. Şoförlü bir otomobilde, en önde gelen şahsın yeri, arka koltuğun sağ kapıya yakın olan kenarıdır. İkinci yer arka sol, üçüncü yer şoförün yanı, dört kişi oturuma zorunluluğu varsa dördüncü yer arka ortadır. Eğer otomobilde, en önde gelen şahsın korumacısı varsa, onun yeri şoförün yanıdır.

Eğer otomobili bir şoför değil de sahibi kullanıyorsa, birinci yer sürücünün yanıdır. İkinci yer arka sağ, üçüncü yer arka sol koltuktur. (Varsa) dördüncü şahıs arka koltuğun ortasında oturur.

Otomobile, sizden daha önemli bir şahısla binecekseniz, sizin ondan daha önce binip yerinize yerleşmeniz gerekir. Aksi takdirde, o önemli misafiri, sizin binip yerleşmenize kadar otomobilin içinde bekletmiş olursunuz.

Şoförlü olmayan bir otomobilde siz arkada oturuyorken, sürücünün yanında oturan şahıs yolda inmişse, sürücünün yanını boş bırakmamak gerekir. Geri kalanlar arasında en kıdemli kim ise, sürücünün yanına onun geçmesi gerekir. Aksi takdirde sürücüye, şoför muamelesi yapılmış olur.

Batı ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de , büyük kentlerde, otomobilde bayanların sağda oturması kuralı vardır. Ancak makam araçlarında sağ arka köşe o makamı işgal eden şahsa aittir. Makam sahibi kuralı, bayanın sağda oturması kuralından önce gelmektedir. Bu nedenle, binilen araç makam aracı ise ve o makamın sahibi erkek ise, erkek sağda oturmaktadır.

SALON ADABI

Kokteyllerde esas itibariyle oturulmaz. Kokteyl salonunun bir köşesine bazan birkaç koltuk veya sandalye konulabilir. Bu, daha çok, yaşlılar ve sağlık açısından uzun süre ayıkta durmaması gerekenler için alınmış bir önlemdir. Bu nedenle söz konusu kategoriye girmeyen konukların kokteyllerde o sandalye veya koltuklara oturmamaları gerekir.

Kokteyllerin amaçlarından biri, mümkün olduğu kadar insanın birbirleriyle tanışıp kaynaşmasına imkan sağlamaktır. Bu nedenle, her zaman birlikte olduğunuz arkadaşlarınızla kokteyl süresince de birlikte olmanızın bir anlamı yoktur. O kokteyli, yeni insanlar tanımak ve onlarla kaynaşmak için bir vesile olarak kullanmak gerekir.

Anadolu’da oturma odaları, genellikle duvar boyunca sandalyeler sıralamak şeklinde tertiplenmektedir. Bu oturma düzeninin avantajı, salondakilerin, konuşulan her konuyu takip edebilmeleri ve katılabilmeleridir. Ancak bunun bir de dezavantajı vardır. Bir kişi konuşurken salondakilerin hepsinin susması ve onu dinlemesi gerekmektedir. Eğer birden fazla kişi ayni zamanda konuşursa, konuşmalar birbirine karışmakta, söylenenler doğru dürüst anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bazı çevrelerde, salonlarda mobilyalar, birden fazla oturma grubu teşkil edecek şekilde yerleştirilmekte, bir grupta konuşulanlar öteki gruptakileri rahatsız etmemektedir.

Siz ayakta iken, oturan birine hitap ediyorsanız, mutlaka karşısına geçin. Hitap ettiğiniz şahıs, oturduğu yerde geriye dönerek sizi dinlemek zorunda kalmamalıdır.

YÜRÜME ADABI

Sokakta bayanlar, eşlerinin sağında yürürler. Bayanlar, yaşlı ve saygı gösterdikleri erkekleri yürürken sağlarına alabilirler.

Makam sahibi bir erkek, makamıyla ilgili bir törende ise veya resmi bir törenle karşılanıyorsa, eşi kocasından bir veya iki adım geride yürür.

Makam sahibi bir şahıs, bir törende yürürken birlikte yürüdüğü şahısların bir veya iki adım önünde yürür. Atatürk’ün eski TBMM binasında çıktığı sırada çekilmiş bir fotoğrafı, Cumhuriyetin o ilk yıllarında, Osmanlıdan kalan bu geleneğe ne kadar sadakatle uyulmakta olduğunu göstermektedir.

Önemli bir şahıs, yanında bir kişi ile yürüyorsa, o kişinin sağında olur. İki kişiyle birlikte yürüyorsa, önemli şahıs ortada, ondan sonra gelen kıdemli şahıs onun sağında, daha az kıdemli olan şahıs ise solunda yürür. Beş kişi yürüyorsa, dördüncü ve beşinci şahıslar, ya onların arkasından yürür veya dördüncü şahıs sağ uçta, beşinci şahıs sol uçta yürür.

Anadolu kasabalarında kadınlar, erkeklerin birkaç adım arkasında yürür.

KONUŞMA ADABI

Hitap ettiğiniz insanın duyabileceğinden daha yüksek sesle konuşulmaz. El ve kol hareketleri asgaride tutulmalıdır. Konuşurken, parmaklar ya hiç ayrılmamalı veya ayrılırlarsa yüzük parmağı ile küçük parmak biraz içe doğru bükülmüş olarak bir demet, işaret parmağı ile uzun parmak öteki demet olmak üzere iki demet halinde tutulmalıdır. Bilek bükülmemelidir. Dirsekler vücuttan fazla ayrılmamalıdır.

Ağızda yemek varken konuşulmaz. Ağzınızda yemek varken size bir soru sorulmuşsa, soruya cevap vermeye hazır olduğunuzu belli edecek şekilde, dudaklarınızı parmaklarınızın ucuyla kapatarak ağzınızdaki lokmayı çiğnemeye devam edin. Böylelikle muhatabınız, lokmanızı yuttuktan sonra kendisine cevap vermeğe devam edeceğinizi anlar ve başka konuya geçmez. Lokmayı çiğneyip yuttuktan sonra da, cevabınızı verirsiniz.

Sohbetlerinizde, sizin için önemli konuları uzun uzun anlatmayın. Karşınızdakinin, anlattığınız konuya ilgisinin azaldığı görünce, onu konuşmaya sevk edecek sorular sorun.

Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi çok yüksek düzeydeki şahıslara, hal hatır sorulmaz. Onların hal hatır sormaları beklenir.

KART VİZİTLER

Milletvekillerinin kartvizitleri şöyle olabilir:

Ahmet Yılmaz
Ankara Milletvekili

Tel : 212 45 54
Fax: 212 45 50
e-mail: ahmetyilmaz@tbmm.gov.tr.

—————-
—–

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.